Bipolar bozukluk, iki uçlu bozukluk olarak da adlandırılan, mani ve depresyon atakları ile seyreden bir duygudurum bozukluğudur. Bipolar bozukluklar bir spektrum gibi düşünülebilir ve çeşitli türleri vardır ancak en sık görülenler, bipolar bozukluk tip I ve bipolar bozukluk tip II denilebilir.
Bipolar bozukluk I tanısı koyabilmek için bir kez mani atağının geçirilmiş olması yeterlidir. Mani atağı kişinin bir kez yaşadığında fark edilmemesi mümkün olmayan bir dönemdir. Aşırı enerji artışı, uyku ihtiyacında azalma, çok konuşma, çağrışımların hızlanması ve beynin sanki durdurulamayan bir makine gibi çalıştığının hissedilmesi, para harcamada artış, riskli davranışlarda artış, cinsel istek ve eylemlerde artış şeklinde sıralanabilir. Bu dönemde kişiler renkli, parlak giysiler giymeye, abartılı makyajlar yapmaya meyillidir. Bazen bu yaşananlara gerçeklerle bağın kopması -kişinin kendini normalde mevcut olmayan üstün yeteneklere sahipmiş hatta mehdiymiş, peygambermiş gibi görmesi- eklenebilir. Belirtilerin en az bir hafta sürmesi tanı koymada yol göstericidir. Herhangi bir tedavi verilmediğinde ortalama 3 ay içinde azalarak geçmesi beklenir ancak böyle bir sürecin tedavisiz geçmesinin beklenmesi birey ve çevresi için son derece yıpratıcıdır. Kimi zaman hastaneye yatırılarak tedavisi gerekebilir. Ancak sosyal çevre desteği ve tedavi uyumu iyi olan kişilerde çok gürültülü tablolar bile ayaktan yakın takip ile hastane yatışı gerekmeden tedavi edilebilir. Hastalarımızın öykülerine baktığımızda çoğunlukla böyle bir mani atağı yaşamadan önce uzun sürelerle depresyon belirtilerinin mevcut olduğunu görmek mümkündür. Bu da, depresyon dönemlerinde tıbbi bir yardım alma gerekliliğini bir kez daha ortaya koymaktadır.
Bipolar bozukluk II’de görünüm, bipolar bozukluk I’e göre daha sakindir. Mani yerine hipomani olarak adlandırdığımız, belirtilerin bir nebze daha hafif geçtiği ataklar mevcuttur. Öyle ki aslında kişi depresyon dönemlerini düşündüğünde hipomanik ataklarını yeğleyebilir. Çünkü hipomani dönemlerinde kendini daha hareketli, daha üretken, daha enerjik hissetmektedir. Bu nedenle kimi zaman hastalarımız tedavi olmak istemeyebilirler ancak belirtiler nedeniyle yakın çevreleriyle ilişkileri bozulduğundan ailelerinin isteğiyle uzmanlara başvururlar. Bilinmesi gereken bunun bir hastalık olduğu ve tıbbi yardım alınmadığında kişinin kendisi ve çevresi için olumsuz sonuçlar yaratabileceğidir.
Her iki türden bipolar bozuklukta da, mani ve hipomani dönemleri dışında ve hatta daha sıklıkla kişinin çökkün duygudurum içinde olduğu, üretkenliğinin, yaşam enerjisinin düştüğü depresyon dönemleri de yaşanmaktadır.
Bipolar bozuklukların tedavisinde atakların seyri ve sıklığının belirlenmesi, kişiye özgü bir tedavinin oluşturulması için çok önemlidir. Tedavide duygudurum dengeleyici denilen ilaçlara ve kimi zaman antipsikotik olarak tabir edilen ilaçlara baş vurulur. Mani ataklarını tetikleme riski bulunduğundan antidepresanların tedavideki yeri kısıtlıdır ve diğer tüm tedavilerde olduğu gibi mutlaka bir hekim tarafından titizlikle değerlendirilerek kullanılmalıdır. Bipolar bozukluk için atakların tedavisi önem taşımaktadır fakat kişilerin iyi olduğu zaman aralıklarında da atakların tekrarlamaması amacıyla ilaç kullanmaları gerekebilir. Bu nedenle düzenli bir takip altında olmaları hastalığın kontrolü ve kaliteli bir yaşam geçirebilmeleri için elzemdir.
Adres: Feneryolu Mah. Celal Turşucu Sk. Burç Aprt. A / Blok Daire: 12 Kadıköy / İstanbul
Telefon: +90 505 452 1699
E-mail: [email protected]